Siyasî hayatımız bizi hep şaşırtıyor; bazen umutsuzluğa bazen isyana sürüklüyor. Çünkü toplumu "devlete ait" sayan ve bizim için birtakım yaşam kalıpları öngören birileri devlet uğruna topluma kıyıyor. "Susurluk" toplumumuz için bir aydınlanma terapisi olmuştu. Devlet içinde yuvalanmış başına buyruk çetelerin bazen devlet adına bazen kendi adlarına her türlü suçu işleyebildiğini bunların bir resmî politikanın araçları olarak büyük rahatlıkla kullanıldığını açıkça gördük. Aradan 12 yıl geçti memleket şimdi de Ergenekon Davası ile çalkalanıyor. "Devlet çetesi" bu defa daha geniş boyutlu bir örgütlenme suretinde
karşımıza çıktı. Tereddütsüz söylenebilir ki muhtıralardan müdahalelere başarılı-başarısız darbelerden resmî korumalı
çetelerin tedhiş yoluyla hükümetleri yola getirme veya devirmeye yönelik faaliyetlerine "derin devlet"e atfedilen her türlü karanlık çoğu zaman kanlı eyleme... Siyasî hayatımızı şekillendiren gelişmelerin geri planında bir devlet zihniyeti yatıyor. Elinizdeki broşür daha çok "yoldan çıkma" hadiseleri gibi kavramaya eğilim gösterdiğimiz bu olguların resmî devlet felsefemiz ve yakın tarihimizdeki
kaynaklarına ışık tutuyor. Umudumuz kendini devletin sahibi görenlerin haksız ayrıcalıklarının yok edilmesi ve toplumu devletin etrafında topyekûn seferber etme amaçlı totaliter eğilimli zihniyetlerden kurtulabilmek. Ve böylece ekonomik ve toplumsal adaletsizlikleri gidermek için uğraşanların önünde yepyeni bir ufkun açılması.