Şunu bilin ki Prensim kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı.
Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık ama belirgindi. Ama dünyadaki en mağrur krallık batıda yüce bir hükümdarlık süren düşler ülkesi Akilonya'ydı.
İşte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi; elinden kılıcını hiç bırakmayan kara saçlı şahin gözlü yiğit...
Aylık serinin 16-23. sayılarını kapsayan "Ölüler Salonu ve Diğer Hikayeler" Conan tutkunları için gerçek bir şölen. Mark Finn'in "Lovecraft Tarzına Karşı Howard Tarzı" başlıklı yazısı ile bizleri iki büyük yazarın hayal dünyasında büyülü bir yolculuğa çıkarıyor.