Binlerce yıllık gizemli geçmişiyle sayısız kültür çocuklar gibi "çelik çomak" oynar Muğla'da. Yöre "zeybek geleneği "yönünden de Anadolu mozağinin en güzel örneklerini sunar bize.
1830'lu yıllardan başlayan yaşam kesitleri yüzyılın sonlarında bu coğrafyada bölgenin en önemli zeybek türkülerinden birini daha doğurdu.
Eser dağların özgür çocuğu Kerimoğlu'nun verimli ovaların sahibi toprak ağalarına bedel olan insan yığınlarına umut oluşunun öyküsüdür. Elleri nasırlı tabanları yarık köylülerin yüz yıldan fazla süren efendilerinden gıdım gıdım satın aldıkları toprakların sembolüdür Kerimoğlu...
Yöre insanının kısacık yaşamında bir tutam sevincini yaşarken meydan oyununu bozmakla başlayan ve ölümü hiçe sayan bir başkaldırışı temsil ediyor o... Gencecik bir fidanın büyük bir aşkı ve bu aşk uğruna ölüme yatışının destansı anlatımı var bu öyküde...
Eğitimci ve araştırmacı yazar H. İlker Altınsoy belgeleriyle sözlü tarihi gün ışığına çıkarıyor bu eserinde. Ege köylerinde kendi halinde yaşayıp giden sessiz yığınların belleğindeki ve yüreğindeki sözcükleri deyişinden atasözüne; manisinden türküsüne; bilmecesinden çocuk oyunlarına kadar aktarıyor bize.