Bize gidelim mi? Daha rahat konuşuruz.
Duraksadı. Gözlerinden bir bulut geldi geçti.
Kısık bir sesle:
-Olabilir dedi. Çabucak bir taksi çevirdim. Daire kapısını açarken içimden Nuray'ın evde olmamasını diledim.
-Nuray!... Nuray!...
Ses çıkmadı. Demek ki evde yoktu.
Salondaki koltuklara oturduk. Selim tedirgindi. Ellerini ovuşturuyor dikkatle
yüzüme bakıyordu.
- Burcu'yu seviyorsun değil mi? dedim anlamlı bir biçimde gülerek. Selim öfke dolu bir sesle sorumu yanıtladı:
- Anlamadım; bu konu sizi neden ilgilendiriyor?
- Neden ilgilendiğimi sana bir şey göstererek kanıtlamak isterim dedim ve ayağa kalktım.
- Beni izle lütfen... dedim. Çamaşır odasının kapısını açtım:
- Göstermek istediğim şey içeride dedim. Omzundan tutup açık kapıdan içeri tüm gücümle ittim. Anahtar kapının üstündeydi. Kapıyı kilitledim. Oradan hızla uzaklaştım.
Dış kapının önünde saate baktım; on bire beş var.
Şirketteki çalışma yerim iç içe iki oda. Küçük olan ön odada sekreterim Gülnaz
oturuyor. Benim oturduğum arkadaki oda daha büyük.
Gülnaz iç telefonda:
- Bir bey sizinle görüşmek istiyor adı Bülent Arıcı... Yüreğim oynadı birden. Burcu'nun ağabeyi. -Gelsin dedim.