İnsanın tarihi boyunca toplulukların ve bireylerin mutluluk arayışı önünde engel oluşturan ezici güçler nelerdir? Daha adil bir dünya olanaklı mıdır? İnsanların şehir-devletleri nasıl daha demokratik biçimde örgütlenebilir? Şehir-devlet yaşamına katılımımıza vermemiz gereken yön nedir? Bireyler olarak tutkularımız arzularımız bencil çıkarlarımız veya özgeci eğilimlerimiz ile kamusal yaşamın kuralları arasında kurmamız gereken ilişkiler nelerdir?

Bunlara benzer soruları sık sık işitiriz. Filozofların ya da sosyologların şurada burada ortaya çıkan yön arayışlarına doğrudan yanıt verebilmeleri pek olası değildir. Onların günümüzün belirsizlikleri içinde mantar gibi çoğalan "eşsiz düşünceler"in sahipleriyle pek bir alıp verecekleri yoktur. Yine de daha iddiasız bir tarzda birtakım soruları yeniden formüle etmeye ve kısmi ve geçici nirengi noktaları sağlamaya yardım edebilirler. Öyleyse büyük siyaset düşünürlerinin (Platon Aristoteles More La Boétie Machiavelli Hobbes Spinoza Montesquieu Rousseau Kant Proudhon Marx Nietzsche vb) mirası bu perspektifte bize sunulmuş zengin bir kaynaktır.

"Güncel" olana yani medya tarafından aceleci ve hatta çarpık bir görüşü sunulan olaylar seline mesafe koyma kaygısı taşıyan okurlara geleneğe malolmuş bu filozoflara geri giderek ve yolculuğu 20. yüzyılın en heyecan verici yazarlarına (Wittgenstein Dewey Merleau-Ponty Arendt Lévinas Derrida Foucault Bourdieu vb) kadar götürerek biraz ışık tutulabilecektir.

Üniversite kürsülerinde bu yazarlar siyaset hukuk ve felsefe bölümlerinin programlarına çeşitli nitelendirmeler altında dahil edilmişlerdir: "Siyasal Düşünce" "Siyasal Fikirlerin Tarihi" "Siyaset Felsefesi" ya da "Siyaset Kuramı". Siyaset felsefesine özgü soru ve kavramların çıraklığından faydalanacak olanların başında bu öğrenim alanlarındaki öğrenciler geliyor. Böylelikle bu kitap öncelikle siyaset bilimi hukuk ve felsefe öğrencilerine ama bir o kadar da şehir-devlet sorunlarına ve dünyamızın adaletsizliklerine karşı eleştirel olanaklar arayışındaki okurlara hitap etmektedir.