İnanç ve maneviyat üzerine zor kişisel sevgi dolu bilgece ve çok komik bir kayıt...
Anne Lamott bildiği en iyi iki duanın şunlar olduğunu iddia ediyor: "Yardım et yardım et yardım et" ve "Teşekkür ederim teşekkür ederim teşekkür ederim." Saygısızlığı ve zekâsına rağmen ya da onlar sayesinde Lamott'a göre inanç doğal bir konudur. Yolculuk Rahmetleri'nde inanca yönelik adanmış ama dolambaçlı yürüyüşünde tutku irfan ve espri anlayışının verimli karışımıyla bizi genelde sıkıntılı geçmişine doğru bir yolculuğa çıkartıyor. Hikâyeler ve kutsal yazılarla hiciv kahkaha ve gözyaşlarıyla tatlandırılmış anlatımında Lamott tüm karşı olasılıklara rağmen nasıl Tanrı'ya inanmaya ve sonra daha da mucizevi bir şekilde kendine inanmaya başladığını anlatıyor.
İster ailesi hakkında ister rasta saçları hasta çocuklar ya da eski dostlar kilisesindeki en dindar kadınlar veya çıktığı erkekler hakkında yazıyor olsun bize inancının sıradan hayatın karanlık bölümünü aydınlatarak ve sürpriz mana ve ümit ceplerini ortaya çıkararak onu ayakta tutuşunu ve ona rehberlik yapışını sayısız şekillerde gösteriyor.