Hemen her ülke için bir "resmi tarih"in varlığından söz etmek mümkün. Bu yaklaşım ulus bireylerinin tarih bilincinin bir bakıma belirli kalıplarla şekillendirilmesini amaçlar. Yakın dönemde işte bu türden resmi ve gayri resmi tarih tezlerinde karşıtını tümden inkâra varan örneklere sıklıkla rastlanmaktadır.
Bu çerçevede Batı merkezli olarak yaratılan evrensel modellere her zaman uymayan istisnai yapısının yanı sıra sıkça yaşanan tarihsel kopuşlarıyla Osmanlı-Türk siyasal tarihi tüm siyaset bilimci ve tarihçiler için eşsiz bir araştırma alanıdır.
Karşı tarih tezleri ne kadar nesnellikten uzak ise oluşturulan sanal tarih tezleri de çoğu zaman o derecede tartışmalıdır. Ayrıca özellikle Türkiye'nin küresel dünya düzeni ile entegrasyonunun hızlandığı bu dönemde üretilen kimi yeni "liberal" tez ve modellerde savunulan görüşlerin Batı merkezli bazı uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından finanse edilmesi ve cesaretlendirilmesi ise bu noktada oluşan şüpheleri arttırmaktadır.
Bu ortamda doğal olarak resmi tarih ile onun karşısına çıkarılan sanal tarihin savunucuları arasında kör dövüşüne benzeyen bir mücadele yaşanmakta ve taraf seçme zorunluluğu sosyal bilimcilerin yaratıcılıklarını kısıtlamaktadır.
Bu titiz çalışma söz konusu iki kutup arasında yeni bir ses yaratmayı hedeflemektedir. Bu çalışma Türk siyasal tarihinin analizine dair derli toplu bir araştırma niteliği sergilemesinin yanında özellikle genç okurların kafasındaki soru işaretlerini yanıtlamaya yönelik kolay anlaşılabilir bir eser olma iddiasını taşıyor