İslâm'ın günümüze gelinceye dek birçok farklı yorumu ve anlaşılma biçimi oluşmuştur. Süreç içinde kurumlaşan bu anlayışlar fırka ya da mezhep olarak isimlendirilmiş ve birçok ilmî araştırmanın konusu olmuştur. Bu doğrultuda 'klasik dönem mezhep tarihçileri' mezhep ve düşünce ekollerini tasnif etme girişiminde bulunarak buna dair usûllerini belirlemişlerdir. Bu tasniflerde temel dayanak -henüz mezhepler ya da fırkalar ortada yokken- Hz. Peygamber'den nakledilen 'yetmiş üç fırka' hadisine bağlı olarak tezahür ettikleri yönündeki açıklamadır. Böyle bir tasnif mezhepleri tanımlama anlama açıklama ve buna dair sorunları çözmede yetersiz kalmıştır.
İslâm düşüncesinde erken dönemde ortaya çıkan ve kendine özgü metodu edebiyatı ve yaklaşım tarzı olan Makâlât ve Fırak geleneği temel İslâmî ilimler açısından aktif ve belirleyici bir konuma sahip olmasına rağmen zaman içerisinde ihmal edilmiştir. Özellikle Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde İslâm Mezhepleri Tarihi alanıyla ilgili çalışmalarda takip edilen usûlün ele alınması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple araştırmamızda sözü edilen dönemde mezhepleri tanımlama anlama ve görüşlerini tespit etmede alınan mesafenin ortaya konması amaçlanmıştır.