"Temel ilke Türk ulusunun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun bağımsızlıktan yoksun bir ulus uygar insanlık karşısında uşak durumundan öteye gidemez. Yabancı bir devletin koruyuculuğunu ve kollayıcılığını istemek insanlık niteliklerinden yoksunluğu güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir efendi getirmeleri hiç düşünülemez. Oysa Türk'ün onuru kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyleyse ya bağımsızlık ya ölüm!
-ATATÜRK NUTUK-I:19-
"Bu müddet esnasında Çanakkale'ye müttefiklerin asker çıkarmasının hemen ilk günlerinden itibaren Atatürk bir yıldız olarak parlamaya başlamış ve hergün biraz daha dikkati çeker hale gelmiştir. Burada Atatürk kumandanlık imtihanını tasavvur olunabilecek en büyük güçlükler içinde hergün yeni bir muvaffakiyetle yürütür bir yola girmiştir. Çanakkale'de ilk günden itibaren üzerinde toplanmış olan şerefler ve ümitler Atatürk'ü dokunulmaz hale getirmiştir.
-İNÖNÜ; HATIRALAR: 96-