"Islak kaldırıma savrulan ıslak sonbahar yaprakları üzerinde yalnızlığıyla yürüyordu:
- Güzelliğinin farkındayım sonbahar.. Ağaç dibinde üst üste yığılan ince uzun altın sarısı söğüt yapraklarının..
Suya halkalar çizen damlalarının.. Rüzgârda yaprakları ters dönen çınarlarının.. Mutlu muydu mahzun muydu bilemiyordu. Bir şeylerin özlemi vardı içinde:
- Ah ne olurdu yeniden çocuk olsaydım.. Karnemle eve koşsaydım.. Annemle babam satranç oynarken
Salka Valka'nın Düello'nun birbirine karışan satırlarına gözlerimden uyku aksaydı. Filbahrimiz yeniden açsaydı..
Bütün ruhumla Anna Frank'ın Hatıra Defteri'ni seyretseydim.. Kollarımla dizlerimi kavrasam tesbih böceği gibi kıvrılsam Moldau'ı dinleseydim.
Babamın o sıcak şefkat dolu mektuplarını tekrar tekrar okusaydım. İsterse dışarıda diz boyu kar olsun..
Rüzgâr dallarda uğuldasın.. Aydede kandilini yakmasın.
Yaz tatili yapmasam da olurdu.. Annemle babamın kanatları altında o güven yeterdi bana."