Alki Zeis İkinci Dünya Savaşında memleketi Alman işgali altında iken kendisi genç bir lise öğrencisi olarak başlıyor hikayesine. Ondan sonra hikaye 'kurtulmuş' memleketindeki faşist rejime ve İngiliz baskılara başkaldırma sonucu Yunan İç Savaşına sarkıyor. Korku savaş ve tutukluluk yılları. Oradan da 'tüm rüyaların gerçekleştiği o kusursuz belde' ye gidebilmek için vize beklerken Romada geçen 2 yılın sonunda 'rüyanın gerçekleşmesi' ile kendisini Orta Asya stepinin ortasındaki Taşkentte buluyor. Ve Taşkentte sekiz yıllık zorunlu yerleşmeden sonra Moskovadaki uzun yıllar sonunda kendi toprağının çağrısı başlıyor. Ve memleketine geri dönebilmesi için uzun bir mücadele... Ne var ki Yunanistana dönmesini üstünden daha bir buçuk yıl geçmeden 1966 Albaylar Diktatörlüğü ile beraber yeniden memleketinden kaçmak zorunda kalarak nasıl biteceği bilinmeyen Pariste sığınmacı yaşamı...
...ve bu anlatımda ne sol ne sağ ne devrimci ne de tutucu ne komünist ne de faşist bir anlayışı sergiliyor. Yaşamından pişman olmadığı gibi
Kimseye ve hiçbir şeye de küskün değil. Anlatımında en ufak melodramatik bir öğeye rastlayamazsınız. En acı anlarında dahi kendinden emin cesur pervasız ve gururludur. Dürüst ve içtenliklidir. Tarihe yaşama dün ile bugün ve yarına bakarken başını hiç eğmemiştir. Alki Zeis İnsandır.
Alki Zeis yaşamını paylaşırken içinizde insan olmanın gururunu duyacaksınız...