Binlerce yıllık tarihimizde çağdaş anlamda ilk ve tek ulusal kahramana sahip olduk. O ulusal kahraman ki bir topluma ulus olmak bağımsız olmak yetkin onurlu çağdaş bireyler olmak ne demektir öğretti. Çağdaş uluslar tarihlerinin her dönemine ait kahramanlarına sahip çıkarlar. Türk ulusu tarihte tarihini bir başka deyimle kendini yok saymanın eşiğinden çok defa dönmüştür. Son dönüş Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde gerçekleşmiştir. Henüz yüz yılı dahi tamamlayamayan bu dönüş sonrasında gelinen noktada her yönden yıpratılmış rüzgarın akışına kendini kaptırmış bilincini kaybetmeye yüz tutmuş bir toplum ulusal kahramanımız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve bu yolda yürüyen her kesimden insanlarımızın asla istemeyeceği bir tablodur.
Atatürk 1928 yılında verdiği bir demeçte Türk demokrasisi hakkında görüşünü şöyle dile getirmiştir:
"Fransa İhtilali bütün dünyaya hürriyet fikrini aşılamıştır ve bu fikrin halen esas ve kaynağı bulunmaktadır. Fakat o tarihten beri insanlık ilerlemiştir. Türk demokrasisi Fransa İhtilali'nin açtığı yolu takip etmiş lakin kendisine has özellikler geliştirmiştir. Zira her millet inkılâbını sosyal çevresinin baskı ve ihtiyacına tâbi olan hal ve vaziyetine ve bu ihtilal ve inkılâbın meydana geldiği zamana göre yapar. Her ne kadar milletlerin ve demokrasilerin işbirliği etmeleri lazım ve mümkünse de iş ortaklığı ancak bir tek gayeye yani barışa yönelik ise mümkün ve faydalı olur. Bu noktayı idrak etmeyenler vücuda getirdiğimiz eser hakkında bir fikir ve hüküm veremezler."