Romanın çıkışında insanlığın tarih ve sınıf bilinciyle aydınlandığı dönemin damgası vardır. Roman kaderini bilinmez güçlerin elinden kurtarıp toplumun özgürlük ve eşitlik temelinde örgütlenmesiyle kendi ellerine almak isteyen insanın sanatı olmuştur. Umut edilenle gerçekleşen arasındaki çelişki gerçekçi romanda sahneye çıkarılan insanın dramatik serüvenini belirler.
Özgürlük eşitlik arayışının adil bir toplum umudunun büyük saldırılarla karşılaştığı bir dönemde nasıl bir roman yazıldı? Nihat Ateş'in çalışması Çöküş Romanları bu sorunun cevabını araştırıyor. Gerçekçi roman aydınlanma döneminin ürünü olarak geliştiyse çöküş romanları "tarihin sonu"nun ilan edildiği karanlık bir dönemin mamulüdür. Elinizdeki kitapta edebiyatımızın bir "roman saldırısı" altında olduğunu saptayan yazar son dönemde büyük reklam kampanyalarıyla gündeme getirilen romanları inceliyor. Orhan Pamuk'un Kar Perihan Mağden'in İki Genç Kızın Romanı Murathan Mungan'ın Yüksek Topuklar"ı bunlardan birkaçı. Çöküş romanları çok satan bu romanların gizlerini ortaya döküyor. "Güzel"i yüceltirken hangi çirkinlikten ilham aldıklarını gösteriyor. Nihat Ateş Çöküş Romanları'nda karşılaştırmalı bir yöntem uyguluyor: Gerçekçi romanlarla çöküş romanlarını karşılaştırıyor. Reşat Nuri'nin aydınlanmacı Şahin Efendi'si ile Orhan Pamuk'un gerici Ka'sı bu tarihsel yöntemin ışığında yerine oturuyor. Gerçekçi romanın gücü karşısında çöküş romanının cüceliği açık bir biçimde ortaya çıkıyor. Çöküş Romanları tam yerinde ve zamanında bir eleştirel müdahaledir. Nihat Ateş'in bu yapıtı medya kampanyasıyla dayatılan bu romanları anlamak ve anlatmak için de okunmalıdır.