Büyük Evlenme adlı oyunun eğlenceli bir yerinde ince dümenleri her zamanki gibi ters giden Karagöz kendisinin damat olacağı bir düğün tertiplemek isteyen bir grup kadınla karşılaşır. Muhataplarını tanımayan kadınlar ona Karagöz hakkında ayrıntılar sorarlar. Kadınları bu düğünden caydırmaya çalışan Karagöz "O hırsızdır" der. Kadınlar "Biz de hırsızız" diye cevap verirler. Karagöz "Her gece Beyoğlu'nda gezer" der. Kadınlar "Aman ne iyi biz de gezeriz" diye karşılık verirler. "Hamamdan çıkmaz." "Aa demek ki temiz adam." Çileden çıkan Karagöz sonunda "Mahbûb-dosttur" [Oğlancıdır] der. Kadınlar "Biz de zen-dostuz" [Biz de seviciyiz] deyince şaşkınlıktan Karagöz'ün ağzı açık kalır. Modern öncesi Ortadoğu'daki cinsel söylem bu Karagöz oyununda da görüldüğü gibi şaşırtıcı derecede açık sözlüydü. 19. ve 20. yüzyılın cinsel söyleminden çok günümüzün Sex and the City ya da Will and Grace adlı televizyon dizilerine daha yakındı ancak önemli bir farkla: Bu söylemin bir kısmı kadınların ihtiyaçlarına ve cinsel tercihlerine göre düzenlenmiş olsa da tekil biçimde erkeklerin sesini yansıtıyordu. Cinsel söylem erkeklerin ve kadınların çok çeşitli cinsel tercihleriyle de uyumluydu. Yelpaze muhakkak ki din ve toplumsal kurallarla kısıtlanmıştı ancak bu tercihlerin çok azı doğuştan kusurlu görülüyordu. Gölge oyununun ilk dönem örneklerinin ortaya koyduğu gibi cinsellikten utanma gibi bir duygu da yoktu.
Ancak kitapta incelenen çeşitli nedenlerle bu söylem bir değişim geçirdi. Söylemi cinsel açıdan uygun görülmeyen her unsurdan arındırmak için 19. yüzyılda koca bir kültürel susturma mekanizması harekete geçirildi. Ancak bu basitçe tepeden inme bir hareket değildi. Devlet susturma konusunda kendi payına düşeni yapsa da kendi kendini sansürleyen yayıncılar yazarlar tüketiciler hayalciler ve ulemadan oluşan küçük güç odakları da elbirliğiyle cinsel söylemi susturup adeta yok olma noktasına getirmişlerdi. 20. yüzyıla girildiğinde dönüşüm tamamlanmış Ortadoğu kültüründe cinselliğin üzerine bir suskunluk perdesi inmişti.