Aslı Sargın'ın ilk romanı "Aşkımı Üşüttüm" aşkı her evresi her sevinci her acısıyla baştan sona yaşayan bir kadının geçirdiği onun yaşam macerasına dünyasına yön evren bir aşkın coşkulu hikâyesini anlatıyor. Kadın dünyasına kadın yüreğine kadın içselliğine dair kaleme alınmış bu güçlü romanda aşk adeta baştan tanımlanıyor.
Kitap kahramanının ağzından şöyle diyor yazar aşk için;
"Hâlbuki Sema'ya göre aşk kendini kimin bulacağı bilenmeyen pahalı bir şarap şişesine koyup çok uzaklardaki kimsiz sulara fırlatmaktı. Aşk kendini kaç kulaçlık mesafen kaldığını bilmediğin bir koya gidip demirlemekti. Aşk hayattaki en mazoşist duyguydu. Aşk gerçek sandığın en ağır yalandı. Yalanlar içinde ise en gerçek olanı. Aşk tadı damağına yapışan en güzel yemekti. Aşk önce var olup sonra yok olan yaşanmışlıktı. Aşk rüyaydı. Aşk masaldı. Aşk hayattı. Aşk kırmızıydı. Aşk çikolataydı. Ekmekti. Şaraptı. Aşk en kronik hastalıktı. Aşk kalpteydi. Aşk yaralar açardı tâ derinlerde. İyileşirdi. Bir daha kanardı sonra. Varlığını unuttururdu insana. Aşktan sarhoş olunurdu kör olunurdu hatta ilk bakışta bile âşık olunurdu. Bazen mutlu gibi gözükmekti bazen de yalandan ağlamak. Aşk mutlu olmaktı. Görünmeyen kanatlar takıp uçmak... Şanslıysan yere yavaşça konmaktı ya da hızla çakılmak."
Yaklaşan Sevgililer Günü öncesi aşka bir hediye Aşkımı Üşüttüm. Aşkın her gününü Sevgililer Günü gibi yaşayabilenlere bir günlük.
"Peki nasıl üşütülürdü aşk dedikleri?
Aşk her yere yakışırdı ama bir tek akla dair değildi."