Tanrının kalp atışları bana kendi sesimin mum ışığı alevindeki sahipsizlik kadar uzaktı. Çünkü ateş ve su her zaman yalnız yaşar ve yalnız ölürler. Ateş tek bedende bir hermafrodit su ise kendi ışığıyla geçimini sağlayan dul kalmış bir avize. Benim hayatımda mum ışığının yere akan ve katılaşan kısmında titrekliğini yitiren avizeyle savaşına benzer. Ne zaman ışıklar yansa mum dul kalır tıpkı benim gibi. Aşk hep sürrealist gider durur pencerene her baktığımda rengi değişir Kazancı yokuşuna benzer ışığı
Antep'in yeşili gibi damgalıdır perdelerin. Duvarlarının rengi ise kalabalık bir meydanda mahşer gününün provasını yapan kuşlar
gibidir. Onlara atılan her buğday teninin habercisidir bana günah defterine yazılan günah kadardır buğdayların sayısı
sevap defterinde ki dolma kalemin son mübadelesidir gözlerimin yaşının cellatıdır tenin.