Huysuz geçimsiz anlayışsız ve kavgacı olan Çirkin Prenses üstüne üstlük tembeldir de...
Saray çalışanları ve öğretmenlerine hayatı zindan etmektedir...
Çirkin Prenses yaptığı tüm yaramazlıklara rağmen anne ve babası tarafından çok sevilmektedir.
Kral ülkesinin yönetimini kızına bırakamayacağını anlayınca kara kara düşünmeye başlar...
Kızının öğretmenlerinden birisinin önerisi üzerine ülkeyi yönetecek bilgili bir kişinin seçilmesi için seçim yapılmasına karar verir.
Çirkin Prenses'ten bir bölüm:
(...)
"Bu yönetim biçimine demokrasi denir" demiş öğretmen. Sonra da açıklamış: "Halk kendisini yönetmeye layık gördüğü akıllı bilgili değerli kişileri kendi özgür iradesiyle seçer. O kişiler de ülkeyi halkın yararına dürüstçe yönetirler.
(...)
Seçimler yapılmış ülke demokrasiye kavuşmuş. Çirkin Prenses de gerçek prenses olma ümidini yitirince üstelik çevresinde şımarıklık edeceği kimse kalmayınca akıllanmış uslanmış. Hatta derler ki aklı başına gelip güzelliğin insanın yüzünde değil içinde olduğunu anlamış. Bunu anlayınca bir mucize olmuş. Çirkinliği gitmiş doğallaşmış insanlaşmış. Hem güzelleşmiş hem sevimlileşmiş. Yardımsever ve iyi bir insan olmuş.
Bu masal da burada sona ermiş. Bu masalı okuyanla dinleyen çocuklar eskisinden akıllı eskisinden zeki olmuşlar. Akıllı kızlarla iyi oğlanlar her istediklerine kavuşmuşlar.