31 Ağustos sabahanın erken saatlerinde Abdülhamid Topkapı Sarayından padişah ilan edilmek üzere üvey annnesinin Nişantaşı'ndaki konağını terk etti. Annesinin hayalleri sonunda gerçek olmuştu. Artık ihtiraslarını tatmin edecekti. Fakat ilk önce milletinin karanlık hali gözlerinin önünde canlandı.
Milleti?...Bu böyle bir tabirdir ki hala kendisine bile yabancı geliyordu. Adının balkan dağlarında ve Arabistan'ın kızgın çöllerindeki çadırların altında yaşayan insanlar tarafından şerefle anılması için acaba bu insanların emellerini gerçekleştirebilecek miydi?...
Abdülhamid Osmanlı Devletini hasta adam diye adlandırdıklarını bir zamanda padişah oldu. Milletini zor durumdan kurtarmak için çok çaba sarf etti.
Kimilerine göre iyi kimilerine göre ise kötü olarak anıldı. Ilık bir nisan gecesi saat gece yarısını gösterirken arabalar hazırlanmıştı. Solgun yüzlü titrek bir ihtiyar bir imparatorluğu otuz üç sene idare ettiği sarayın kapısında son defa duruyordu.
Doğruları ve yanlışlarıyla tam otuz üç yıl padişahlık yapan Abdülhamid'in doğumu çocukluğu gençliği özel hayatı sevdikleri ve sevmedikleriyle bilinmeyen yönlerini bu kitabın içinde bulabilirsiniz.