Hüseyin aslında başından itibaren kendisinin ölüm orucuna gireceğini biliyordu bence. Ama o tartışmaları insanların kendilerini devrimci mücadeleyle ilişkilerini yeniden kurgulayacağı bir süreç olarak düşünüyordu. Tartışmalar sırasında bir kolektifin kendini yeni bir düzlemde örgütlemesini istiyordu. Tüm tartışmanın özü özeti budur. Yoksa kendisine dair kararı baştan vardı. Vasiyetinde de ifade ettiği gibi; "Kendim yapamayacağım bir şeyi başkasından istemem. Önce ben olmalıyım! "
(Deniz)
Hayatın hangi alanında olursa olsun onun için tek kılavuz vardı komünizmdi. Yani Hüseyin çalışırken okurken eğlenirken kardeşini severken de komünistti. Annesiyle babasıyla eşiyle ilişkilerinde de öyleydi. Otobüse binerken film seyrederken de...Onu tanıyan herkesin başka türlü bir Hüseyin portresi çizmesinin imkanı yoktur şu hayatta... Tutkulu bir devrimcinin insanlarla kurduğu hayatla giriştiği sade fakat iddialı yaşamın bir örneğidir.
(Muharrem)