"Hatıralar gömülü yerde kalır çoğu zaman. Belki bir şarkının sözleri
belki de bir şiirin mısralarıyla ani geri dönüşleri olur hayata. Dokunur usulca yüreğimize "Hatırladın mı?" diyerek. Bir şeyin sakladığımız yerden çıkarmasını bekliyoruzdur belki de yoktur aslında cesaretimiz duymayız şarkıları okumayız şiirleri...
Geriye dönüşün içli bir gezintisidir geçmiş yılların yolculuğu. Acılar karalar ve insanlara duyulan öfkeler yâd edilir belki de. Puslu sararmış resimlerdir o yıllardan arta kalan onlarda soluktur bunca zaman. Kirpiklerde asılı kalan damlalar gibi eğreti durur dudak kenarındaki tebessümler de. Soluk sarının hâkim olduğu resimlerin yakışıksız duruşu gibidir her şey.
Bilinir bir şey değildir ki acılar. Zamansızdır anidir gelişleri. Kuşanamazsın kahramanlık zırhını koruyamazsın kendini. Tahmin yürütemezsin sonuçlara dair olacaklardan. Olup bitmesiyle anlarsın ne derece yaralandığını sonra kaldırırsın saklanacakların arasına...
İşte o hatıraların efendisi sen olursun bundan sonra. Öfkeni saklamak için karanlıkların içinde bir kuytuluk seçersin gizlice. Kapağını hiç açmak istemediğin sandıkların en altına koyarsın nazikçe. Üzerine en ağır eşyaları yığarsın sıkıca. O an için incinmesini istemezsin içinde sevdiklerinde olduğu için. Kapaklar kapanıp kilitleri vurduğunda duyumsamazsın artık öfkeni. Geçmiştir acı da olsa yaşanmıştır bir zamanlar.
...Ve hiç umulmayan bir anda takılırsın satırlara. İşte o zaman yeniden açılmıştır sandıklar..."
Acı ya da tatlı her yaşamın bir öyküsü vardır. Sizin öykünüz acaba hangi satırlarda gizli?