"Bir haydut çetesi duyulmamış bir cesaret ve benzerine rastlanmamış bir küstahlıkla meyhane ve hanlara saldırmış asillerin görkemli evlerini ateşe vermiş yemliğinden öküz harasından aygır kaçırmıştı. Eşkıyalar her yerdeydiler ve hiçbir yerde yoktular. Bir gece Clanius nehrinin yanındaki bataklıkta gizlendiklerinden şüpheleniliyordu şu Verginia tepelerindeki ormanların arasından akan Clanius nehrinin. Askerler daha küçük kasabalardan toplanan adamlarla oluşturulan bölükler üzerlerine yollandı; fakat ya askerler firar etti ya da onlar da haydut çetesine katıldılar; çünkü geriye dönen olmadı. Sayıları günden güne arttı korku ve hayranlık uyandırdılar; hayata saygı duymadıkları ve ölümle eğlendikleri için halk seviyordu onları."
Bu kitap kitlesel bir devrim hareketinin başarısız oluş hikâyesidir. Hikâye ayrıcalıklı elit tabakanın kişisel çıkarları ile kitlelerin kişisel çıkar çatışmalarını resmederken 'düzen' ve 'vatanseverlik' adı altında işleyen tek bir temel kanundan bahseder. Kanun çok basittir 'Ya sen öldürürsün ya da ölürsün'.
Roma İmparatorluğu tarihinin bu büyük destanını Arthur Koestler'in kaleminden okumak tarihin gizemli kapıları arasında yapılan yolculuğu günümüzün tüm tutku ve hırslarıyla buluşturuyor.