(...) Ahmed Arif'i kendine özgü kılan seçtiği bu çileli yoldur. 2 Haziran 1991 günü öldüğünde arkasında on dokuz şiirden oluşan büyük bir kalıt bırakıyordu. Diyarbakır'ın sesini Anadolu Türkçesinin sesine katan Ahmed Arif kendine özgü gizli müziğiyle ödün vermez toplumsalcı dünya görüşüyle korkularıyla kuşkularıyla yiğitlikleri besleyen coşkusuyla eşsiz lirizmiyle şiirimizin altın halkalarından biri olarak her zaman saygı görecektir.
Ahmed Arif şiirleriyle salt mazlum halkların ezilmiş insanların sömürülen emekçilerin toplumsalcı şairi değil; gerçek anlamda bir özgürlük şairidir de. Onu okudukça her seferinde başka bir Ahmed Arif ile karşılaşıyoruz.