"...her şey akıyordu akmıyor gibi gözüküp akıyordu hiçbir şey aynı hâl üzere kalmıyordu bir süre başınızı çıkartıp var oldum sanıyordunuz nefes bile alamıyordunuz çıplak; ama tamamen çıplak bir gerçek vardı bilmek istemezdiniz bir çok kimse bilmek istemiyordu yükselen çığlığın gerisindeki acının daha gerisindeki çamurun akan birbirine karışan her şeyin gerisindeki gerçeği bilmek istemiyordunuz kaldırılabilecek bir şey değildi üstelik."
Yazar sürekli ölümlere tanık olan ölümle hayatın iç içeliğinin farkında bir gözlemcinin akan yaşam çamurunun içinde var olmaya çalışan ama hep bir yerlerinden eksik kalan insanı tanımlayamadığı kaygısını hem ölüm hem dirim karşısındaki kaygısını anlatıyor.