... Tevhide pembe gelinliğinin içinde başında altın liralarla gelin odasına girdi. Bir müddet çevresine bakındı. 'Gerdek gecem böyle mi olmalıydı?' diyerek gelinliğini çıkartıp sedirin üstüne attı. Sonra Rahmi'nin askeri rüştiyede çekilmiş resmini eline alıp dudaklarına götürdü ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Ne kadar zaman ağladığını bilmiyordu. Ayağa kalktı. Uzun kapalı bir gecelik giyip gaz lambasını kısmak için eline aldı. Birden oda kapısı açıldı. Tevhide korku ile döndü gaz lambası elinde yere yığıldı. Rahmi Bey siyah bir çarşaf içerisinde karşısındaydı. Çarşafı aceleyle çıkardı. Devrilen lambayı alıp konsolun üzerine bıraktı. Tevhide'yi yatağın üzerine yatırdı. Kolonyayla elini yüzünü ovaladı. Bir taraftan da söyleniyordu:
"Hadi sevgilim hadi uyan. Ne büyük tehlikelere atılıp da geldim biliyor musun?"
Farklı ve sert kişiliği olaylar karşısındaki ödünsüz tavrı ve yaşadığı birbirinden ilginç olaylarla gerçekten de fırtınalı bir hayat sürmüştür Rahmi Bey. Bu çelik gibi görüntüsünün ardındaysa yüreğini dağlayan büyük bir aşk gizlidir. Arkadaşının ona emaneti olan Iraz'a karşı duyduğu bu tutkulu aşk bir türlü vazgeçemediği Tevhide'nin içini saran yakınlığıyla daha da karmaşık bir hal alır. Bir de bunlara haksızlığa karşı sessiz kalamayan yapısı eklenince başı hiç dertten kurtulamaz Rahmi Bey'in.
Naşide Gökbudak'ın kaleminden "Rahmi Bey" sizi yine El-Aziz'in büyülü topraklarında unutulmaz bir gezintiye davet ediyor.