Bir de bakıyorsunuz ki; Şeyh Said Kıyamından başlayan ve 80'li yılların Diyarbakır mahpushanesine ve sonrasına uzanan bir zaman şeridi içinde yürekli bir öğretmen ve onun hayat örgüsü çerçevesindeki kurgusallığın gerçekle örtüştüğü hayatların bileşeninin romanı olmuş Lalo.
Diyarbekir sokaklarını caddelerini dolaşırken o acıları yaşamış yaşamakta olan şahsiyetlerin her birinde Lalo'dan bir parça buluyorsunuz. Ve romanın kahramanı Lalo birçok bedende birden zuhur ederek Diyarbekir'in herhangi bir mekânından adeta "ben buradayım" diyerek olmadık bir anda size "el sallıyor" kendi tümceleriyle: "Em in em Kurd in! Li jêr u li jor" diyerek yazarın üzerine kıskançlıkla titrediği sorumlu edebi ve ahlaki diliyle... ŞEYHMUS DİKEN
Fehmi Salık öğretmenimizin LALO'su bizleri zamanda yolculuğa götürmüş durumda...
1925'lerin Büyükkadıköyü'ne gittim LALO ile köyümüzün ve köylümüzün o zamanki hallerini gördüm konuşmalarını dinledim sorunlarını nasıl çözdüklerine tanık oldum. PROF. DR. İRFAN AÇIKGÖZ