Kızılbaş Müslümanlar Allah'a inanırlar. Ama onların Allah'ı bildiğiniz Allah'a benzemez... Onların peygamberi Hz. Muhammed'dir fakat Muhammed ayin-i cem eyleyip semah dönen bir Muhammed'dir; Beş vakit namaz kılan değil...
Onlar Hz. Ali'yi çok severler ama sevdikleri Ali 7. yüzyılda yaşayıp giden Ebu Talip'in oğlu Ali değildir. Onların Ali'si hem Ali Bin Ebi Talip'tir hem de "Kün" deyince on sekiz bin alemi yaratan yarattıklarının rızıklarını veren Arslan kılığında Muhammed'in yolunu kesen kılıcı yetmiş arşın uzayan Hayber Kalesi'nin kapısını şahadet parmağıyla asumana atan hasılı bin bir donda görünen Tanrı'nın zatına yapışıp o olan... bir Ali'dir.
Onların kitabı Kur'an'dır ama bu Kur'an "sessiz Kur'an" değil "Konuşan Kur'an"dır. Ve onların bir mukaddes çalgısı vardır ki ona dahi "Telli Kur'an" derler.
Onlar Müslüman'dırlar ama Kızılbaş Müslüman'dırlar. Kızılbaş Müslümanlar bildiğiniz Müslümanlara benzemez. Onların namazı bildiğiniz namaza benzemez. Onların orucu bildiğiniz oruca benzemez. Onların haccı bildiğiniz hacca benzemez.
Onlar Kızılbaş olmaktan kıvanç duyarlar. Çünkü Kızılbaş olmak onlar için bir şeref ve övünç ifadesidir.
Onlar; kıblesi insan Ali'si rahman nutku Kur'an olanlardır...
Ve onlar Ebussuud fetvalarıyla öldüre öldüre tüketemediğimiz kafirlerdir.
Duyulsun görülsün ve bilinsin ki ben de onlardanım...