Daha fazla konuşmak içinden gelmemişti Leonid'in. O yaprak kımıldamayan boğucu New York akşamında sessiz kalmayı seçmiş içkisini yudumlayarak karanlığa gömülen yaz güneşine dalıp gitmişti. Ama şimdi bu buz gibi Moskova sabahının içinde ilerleyen trenin aralık penceresinden içeri dolan dipdiri kar kokusunu yeniden duyuyordu. Yıllar öncesinde bıraktığı bu duyguyu aradan geçen onca zamandan sonra neyin hangi olayın ona armağan ettiğini kavrayamasa da ciğerlerini kar kokusuyla doldurarak Moskova'nın aşina olduğu köşelerine binalarına sokaklarına sevgiyle bakıyordu.