İbn Kayyım bu eserinde diyor ki:
"Şüphesiz her kuş şu iki hal ve iki vacipten ayrılamaz. Birinci vacip kul ile Rabbi arasıdır. Diğeri ise kul ile kul arasıdır. Kula gerekli (vacip) olan toplum ile içiçe olmak ve onlarla sohbet etmesidir. Bundan gaye Allah'ın rızasını kazanmalarına yardımcı olmak ki bundan kulun gayesi kurtuluşu ve saadetidir. Zira Allah'ın rızası olmadan saadet mümkün değildir. Allah'ın rızası ise iyilik ve takvadır. Bu ikisi dinin tamamını teşkil eder. Eğer bu iki isimden biri yalnız zikredilen diğerinin manasına şamil olur. Bu da iki çeşit olur:
1- Tezammunen (içerikli kapsamlı).
2- Lüzumen (gereklilik) mana. İsmi diğerine tezammunen yani içerikli (kapsamlı) mana olarak belirlemesi daha fazladır. Çünkü takva müsemasının (isminin) cüzü iyilikdir. Takvada aynıdır. İyilik isminin cüzüdür. İkisi yan yana zikredilmesi halinde birbirine delalet etmemiş olmaları tek başlarına zikredildikleri zaman birbirlerinin manasını almalarına mani değildir. Bu lafızlara benzer iman ve islam. İman ve ameli salih fakir ve miskin fusuk ve isyan münker ve fahişe gibi eş anlamlı lafızlar. İşte bu kaide çok değerli bir kaidedir. Kim bu kaideyi iyi bilirse çoğu insanların anlayamadığı karışık müşkil şeyleri anlamış olur."