Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar...
Yazma serüvenini "hayatı kelime kelime genişletmek" olarak adlandıran Hasan Ali Toptaş metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek dışarıyla içerinin görünenle iç dünyanın gerçeklikle rüyaların somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu. Tam bir yazı ustalığıyla Türkçenin imkânlarını sonuna kadar zorlayarak edebiyatın büyülü dünyasına kapılar açarak...
ve benim gözlerim gördüklerimden yaratılmıştı
o yıllarda
ellerim dokunduklarımdan.
Dilimi sormayın
konuşamadıklarımdandı
ve kanlı bir kitap gibi yatıyordu ağzımda.
"Hasan Ali Toptaş aklımızın ve dilimizin yerleşik egemen mantığına karşı ruhumuzun sözünü geçerli kılıyor."
Necmiye Alpay