2007 yılının son aylarında Türkiye gündeminde "Türkiye Malezya olur mu?" sorusu yer almaktaydı. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin siyasi arenadaki başarısı ülkede siyasal İslam ile ilişkilendirilebilecek olan akımların ülkenin seküler değerlerinin üzerinde bir tehdit oluşturma ihtimalini yeniden güncel kıldı. Türkiye'nin"ılımlı İslam ülkesi olup olmadığı" tartışmasının Malezya üzerinden yapılması ise ABD eski Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke'un yakın geçmişte Türkiye'yi "Malezya'dan sonra ikinci ılımlı İslam ülkesi" diye tanıtmasıyla başladı. Ardından akademik dünyanın duayenlerinden Şerif Mardin'in Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir röportajında "Yani bir gün Malezya olur muyuz olmaz mıyız? Olmayız deyip içimizi rahatlatır mısınız lütfen..." biçiminde kendisine yönelen soruya "Rahatlatamam. Çünkü olmayız diye bir söz veremem. Kimse veremez" yanıtı vermesi Malezya tartışmalarına hız kazandırdı.
Elinizdeki çalışmada bu konu ile ilgilenen herkesin kendi fikrini oluşturabilmesi için farklı düzeylerdeki okuyucuya hitap eder biçimde dünyanın farklı ülkelerindeki siyasal İslam ve İslamcı hareketlerin portresini sunan çalışmalara yer verildi. Okunacak her yazı sözkonusu ülkenin ve/veya betimlenen siyasal İslam portresinin gerçekten Türkiye'ye benzeyip benzemediği hakkında bir ipucu sunma niteliği taşıyor. Farklı ülkelerin deneyimleri Türkiye'nin demokratik açılımlara yüzünün dönmüş siyasetinde siyasal İslam'ın konumlandırıldığı yeri karşılaştırmalı olarak anlamamıza ve bir İslami rejim zorlamasının Türkiye siyasetinin ne kadar uzağında olduğunu farkedilmesine katkıda bulunacak. Farklı ülkelerdeki İslami hareketleri tanıtan Türkçe çalışmaların azlığı dikkate alındığında bu çalışmanın varolan bir açığı kapama yönünde atılan bir adım olacağına inanıyoruz.