Gurdjieff'in gençlik yıllarının ve ilk seyahatlerinin otobiyografik bir anlatımı olan Olağanüstü İnsanlarla Karşılaşmalar 1963'te ilk kez yayınlanmasından bu yana bir efsaneye dönüştü. Macera romanları geleneğinde yazılmış okumadan duramadığınız ama öte yandan Gurdjieff'in yaşama dair özgün bir bakış açısı ile de dolu olan bu kitap Yakın Doğu'nun ve Orta Asya'nın uzak bölgelerine yaptığı seyahatlerde Gurdjieff'e eşlik eden ve gizli bilgileri arayışında olan olağanüstü erkekleri ve kadınları anlatıyor. Okuyucular Gurdjieff'in bilgelerle yaptığı konuşmaların kayıtlarına değer verecek olsalar da bu kitap doktrinlerle değil hayatlarla ilgili bir kitaptır. Olağanüstü İnsanlarla Karşılaşmalar dolu dolu vicdanla gayeyle ve yürekten- yaşamanın ne anlama geldiğine dair etkisi kalıcı bir duyguyu aktarıyor. Okuyucuların tanışacağı olağanüstü bireyler arasında Gurdjieff'in (geleneksel bir ozan olan) babası yaşamını Hakikat'i aramaya adamış bir Rus prensi Asya'nın derinliklerinde Dünya Kardeşliğine katılmış bir Hristiyan misyoner ve kölelikten kaçıp Gurdjieff'in yakın dostu grubunun güvenilir bir üyesi haline gelen bir kadın var. Onların dışsal meydan okumalarla yüz yüze geldiklerinde ve yaşamın gizemlerini anlamak için giriştikleri arayışta sergiledikleri tutumlara dair Gurdjieff'in anlattıkları bu klasik eserin asıl özünü oluşturmaktadır.