Sizden çok daha genç olan insanlara bu dünyayı nasıl anlatırsınız? Hislerinizi sözcüklere dökerek mi yoksa susarak mı? Bir kelebeği resmederek mi yoksa ona kelebeği göstererek mi?
Ruhunuzdaki ve bedeninizdeki açmazlarla hayat size kötü bir oyun oynadı diye oyun oynamaktan vazgeçmek olmaz. Her an vurucu hamleler bekleyen bir dama değil miydi hayat? Okumak lazım işte o zaman; yazmak lazım ruhu beslemek için. Uzun ve ayrıntılı yolculuklarda ruhunuzun kapılarını aralayabilecek edebiyatı keşfetmek lazım.
Hiçbir şey yerli yerinde olmaz bazen. Ruhumuz iyi değilse bunu böyle hissederiz ama yaşamın edebiyatına kaynaktır tüm bunlar. Düşünen adam gibiyim bir hastane bahçesinde. Bir gömlek bağlamışlar üzerime; ürperirim kendimden. Şiir okur masal anlatırım; geçer tüm hüzünler her şey eskisi gibi olur. Günceler tutarım tanıklık etsin diye bana yaşanmışlardan daha çok anı kalsın elimde. Hayatı ağırlamak en ağırından ve ağır yaşamak inadına mutluluk için... Sizce?