Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri toplum hayatında sıkça başvurulan sözleşme türlerindendir. Türk hukuk uygulamasında da önemli bir yeri vardır.
Tapu işlemlerinin gerektirdiği uzun ve bıktırıcı şekle ilişkin merasimlerden uzak oluşu ve bu halin getirdiği kolaylık halkın ihtiyacına cevap vermesi satış vaadi sözleşmesine sıkça başvurulmasının önemli nedenidir.
Hukuk davaları arasında sayıca önemli bir yer tutan bu konuda yayınlanmış çok değerli eserler bulunmaktadır. Fakat özellikle yüklenicinin ister adi yazılı sözleşme ile isterse satış vaadi sözleşmesi yaparak şahsi hakını üçüncü kişiye temlik etmesi ve bunun neden olduğu davalar konunun en az incelenen boyutudur. Yaptığım bu tespit beni elinizdeki kitabı derlemeye zorlamış taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile yüklenicinin temliki işleminden kaynaklanan uyuşmazlıklar aynı çatı altında sunulmaya çalışılmıştır. Bunun sonucu olarak temlik alan üçüncü kişilerin hakları bir bakıma arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinin ifa ile bitmesine bağlı olduğundan kitapda eser sözleşmesinden kaynaklanan ilişkilerde arsa sahibi ve yüklenicinin hak ve borçlarının neler olduğu hususuna da yer verilmiştir. Konunun anlatılan bu sunuş biçimi zorunlu bazı tekrarlara neden olmuştur. Fakat aynı konu tekrar edilse bile okuyucuya değişik anlatımla sunulmaya gayret edilmiş bağlantılı sayfa numaraları da dip notlarda gösterilmiştir.
Kitap beş ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde bazı kavramlar üzerinde durulmuştur. İkinci bölüm taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kuruluşuna ilişkindir. Üçüncü bölümde satış vaadi sözleşmesinin ifası bütün yönleri ile incelenmiştir. Dördüncü bölümün konusunu satış vaadi sözleşmesinin ifasına engel olan nedenler oluşturmaktadır. Beşinci bölümde ise taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin bazı fesih nedenleri incelenmiştir. Bu bölümün sonunda uygulamaya ilişkin çok sayıda Yargıtay kararlarına yer verilmiş kararlar metin bölümüne kısa olarak alınmış ise metin bölümüne verilen numaralarla okuyucuya aynı kararlara tam olarak ulaşma kolaylığı sağlanmıştır.
Kitaptaki görüşlerin bilimsel bir iddiası yoktur. Üstelik bu görüşler halen başkanı olarak görev yapmaktan gurur duyduğum Dairenin değil benim kişisel görüşlerimdir. Kitapdaki görüşlerim elbette eleştirilebilir. Hiç kuşkusuz bu eleştirilerle ele aldığım konu zenginleşecek daha sağlıklı kurallara bağlanacaktır.
Uzunca bir zaman çalışarak meydana getirdiğim bu kitabın ortaya çıkmasında her işimde olduğu gibi en büyük desteği ailemden aldım. Onlara ve beni hoşgörü ile karşılayıp fikren de bana yardımcı olan 14. Hukuk Dairesinin değerli üyeleri ve hakim arkadaşlarıma ayrıca kitabın dizgi düzenleme kapak çalışması ile baskısını yaparak yayınlayan Adalet Yayınevine teşekkürü borç bilirim.