Günümüz dünyasının hakikat noktasında yaşamakta olduğu kırılma ve dönüşüm süreci Müslümanlar açısından da önem arz etmektedir. Özellikle küreselleştirilen dünyada büyük sorunlarla karşılaşan Müslümanların hangi konuma yerleşecekleri ve kendi-lerini ne şekilde ifade edecekleri de ayrı bir önem taşıyor. Abdur-rahman Arslan Sabra Davet Eden Hakikat kitabında yer alan ya-zılarında İslâmcılığın temel meselelerinden yirmi birinci yüzyılda hayatı pazar ekonomisine dönüştüren neoliberal zihniyete değin pek çok konuya dair çarpıcı bir bakış sunuyor.
Arslan önce modernizmden postmodernizme geçişin nasıl gerçekleştiği meselesini ele alıyor. Ardından aydınlanma düşün-cesi ile pozitivizmin hakikat anlayışını temellendiren ilerlemeci anlayışa indirgenmiş katı hakikat anlayışının Batı dışı toplumlar-daki tezahürlerini irdeliyor. Kitaptaki yazılar dini olanı hayatın dışına çıkarmaya çalışan seküler telakkiler noktasında derin bir kavrayış sağlıyor. Dahası aydınlanmanın teknoloji ve ilerleme te-melli katılığı karşısında bir eleştiri imkânı olarak gündeme gelen postmodernliğin ve uzantısı neoliberalizmin hakikat anlayışının tehlikelerinin kavranması gerektiğini öne sürüyor. Yazar bu yeni düşünce tarzının modernizmin katı dışlayıcılığının aksine dini olana alan açtığını fakat onu kendi izafi hakikat anlayışı içerisinde dönüştürdüğünü vurguluyor.
Değerli anlamlı ve güçlü argümanlarıyla öne çıkan Sabra Da-vet Eden Hakikat sadece geçmişi değil yaşanan zamanı anlamak için de bir fırsat niteliğinde.