Burada ne romanın tanımından ne de roman sanatını oluşturan etmenlerden pek söz etmek istemiyoruz. Ancak özellikle roman sanatının hayat ile doğrudan ilgisini ve ilintisini vurgulamak istiyoruz. Belki roman eşittir hayat; belki roman hayatın ta kendisidir denemeni doğru olacağını düşünüyoruz. İnsanın yaşayabileceği olaylar hayatta karşılaşılabileceği durumlar zevkler sevinçler üzüntüler mutluluklar aşklar nefretler sevgiler kıskançlıklar kinler aşırı tutkular insana ve hayat özgü pek çok değerler olarak aklımıza ne gelirse gelsin hepsi ayrı ayrı başlı başına bir romanın konusu olabilecek niteliktedir.
Yalnızca insanla mı ilgili; elbette değil. Sosyal gerçekler ideolojik oluşumlar değişik fikir hareketleri toplumsal değer yargıları tarihî olaylar ve şahsiyetler savaşlar gibi pek çok olguları da bu çerçevede düşünmek gerekir...
(Kitaptan sf. 8)