Murat Nehri gibi yalpalayan adımlarla yoluna devam ediyordu.
Bakışları da azimli ve kararlıydı.
Heybetiyle büyüleyen Süphan Dağı gibi...
***
Güzel Yurdum romanı farkında olmadığımız bir büyük sevginin ifadesi için yazıldı. Yetiştirme yurdunda kalan 13-18 yaş grubu yirmi kız öğrencinin yaşadıkları bir dizi macera ve vatan sevgisinin iç içe anlatıldığı olaylar zinciri... Güzel bir düşten değil yaşanması her zaman mümkün bir ihtimalden yola çıkarak hareket edildi. Onların mutlu oldukları bir gün tarihi mekânlarla süslendi. Duygu ve düşüncelerin bile doğal olması için 4 yıl zaman zemin mekân araştırması yapıldı.
Güzel Yurdum kimsesizlerin romanı değil... Duygulara tercüman Davudi bir ud sesi ya da uzaklardan duyulan bir ney!.. Yetiştirme yurtlarında kalan genç kızların gizemli dünyalarına bir ışık tutmak için başladı her şey... İlgisiz ve sevgisiz insanlardan sağlıklı bir hayat beklemek elbette hata olurdu. Bu roman onların diğerlerinden farklı olmadığını anlattı. Yalnızca bir vakıf medeniyetinin kalıntılarına değil unutulan değerlere kısa bir yolculuk yaptı. Çocuk yuvalarında koruyucu aile kavramı ile içimizden biri olabilecek bu çocukların sevinç ve hüzünlerinden birer kesit sunmak için bir kapı araladı.
Emine onlardan sadece biri. Aramızda yaşıyor ve paylaşamadığı sırlarını yüreğinde taşıyor. Onun gibi daha niceleri duvarlarla dertleşirken sevginin sonsuzluğunda samimi ve inanan ellerin kimsesizliğe uzanmasını bekliyor. Beklemek... Sürmesin sonsuza dek... Bazen çok geç kalmak hiç buluşmamak anlamına gelir. Erken gitmekte fayda var. Yaratanın rahmeti sonsuza kadar...
Güzel Yurdum satır satır... Güzel Yurdum ilmek ilmek... Romanın sayfalarında gezinmek bir yurdun güzelliklerinde adım adım dolaşırken bazen dağlara çıkmak bazen ovalara inmek... Tanışmak için içlerinden birini seçin... Yurtlarda yuvalarda kalanlar... Ve onları arayıp bulanlar... Her şey gönüllerince olsun. Yurdum güzel... Bu yurt onlarla güzel... Yaşadıkça...