"Ertelemek yaşamın mayasını kaçırır.
Kızdıysan bağır sevindiysen söyle acıktıysan ye uykun geldiyse yat özlediysen arkasından koş sıkıldıysan çarp kapıyı çık konuşmak istiyorsan konuş.
Sonraya ertelenen ne varsa ruhunu kokusunu tazeliğini öz suyunu yitirir.
Söylenmeyen sözler de zamanaşımına uğrarlar.
Yaşlanmaya benzer bu: Sözcükler de büzüşüp küçülürler. Geriye dönüş yapıldığında o vurucu gücü etkiyi beklemek hayaldir."
Ferhan Şaylıman'ın ikinci romanı Hiçlik için en kapsayıcı tanımı şu olabilir: Ertelenmiş tetikte yaşamlar.
Yolunu izini yitirmiş ilişkiler ormanı. Üstelik hepimizin içinde barınmak zorunda olduğu tehlikelerle dolu karanlık bir orman. Bu derin altüst oluşun çalkantılarından başka ne doğabilirdi ki? Canan Haluk ve Esat. Gündelik hayatımızda farkında olmadan peşlerinden sürüklendiğimiz üç kişi. Sanki kendi yalanlarımızla korkularımızla yüzleşebilmemiz için karşımıza çıkmışlar.
Bu romanı okurken şimdiye kadar arkasına sığındığımız ne varsa hesaplaşmaktan çekinmeyin.