Ruşen Ali Cengi
mor bir ata biniyordun dağlar devriliyordu
kara kuru gölgeydin boynun durmadan uzuyordu
tıslayan yılanların ıslığında büyüyen
oğullar bıraktık 'gez'le göz arasında
göğüsünde mavzerim terli bir hamaylı
sakalıma batan kavruk yüzüm
iki sisin çarpışması gibi döndün bana
eğmedim boynumu
ağzı soğan kokan celladın baltasına
babam her güz yosun tutan sebilmiş
cevizin ve gürgenin tarihi kadar eski
güz sabahına açmıştık dağ kapısını
bakır bir tasla uyanıyordu
sönen kurşun koşan atların cengi
bizi çarpıştıran sis otların kanamasıydı
hızlı geçtin soluğu kesildi yılanların
gece kopan karla bekliyorduk baharı
dağın kalbinde hicran sütten kesilen kama
hayber şehrazat ruşen ali
dağlar ayvazım şol geliyordu sağ yanıma