Bu kitapta Türkiye'nin ve insanlığın ana meselelerinden birisi üzerinde durulmuştur. Dil bizim kültür ve medeniyet hayatımızda son derece mühim ve etkin bir görevdedir. Düşüncenin evi olması bütün bir irfan ve medeniyet hayatımızın da evi olduğu anlamına gelir. Elbette Batılı ilim ve fikir adamlarının düşünceleri üzerine bir dil ve kültür hayatı inşaa edilebilir. Ancak onların düşüncelerinin bizim hayatımıza uyumu bizi ifade etmesi her zaman sorgulanması düşünülmesi ve konuşulması gereken bir husustur. Yunus Emre'yle bütün bir millet ve devlet hayatı için şuur ve anlam kazanan Türkçe'yi ve bu dille ifadesini bulan medeniyet coğrafyasını aynı fikrin ve ruhun kalbinden kaleminden görmek okumak söylemek bizim için daha güzel ve doğru olacaktır.
Dil bizim için varlık duyuşunun en temel ifade biçimidir. İletişim ve bildirişim aracı olmasından önce ve öte varlığımızın idrak merkezidir. Dil konusunda gözettiğimiz itidal ancak varlık duyuşumuza ve mensubu olduğumuz milletin köklerine dallarına tarihine kültürüne ve geleneğine olan inancımızın bir tezahürüdür.
Bir deneme üslûbuyla dil ve düşünce üzerine yazılan bu metinler Yunus Emre'nin bizlere armağan ettiği dile bir katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Zira dilimizin imkânları bizlere daima yeni duyuşlar hissedişler dile getirişler anlayışlar anlatışlar bahşetmektedir.