Eski kara kütlelerinden birini Afrika oluşturur. Avrupa'nın güneyinde Asya'nın güneybatısında yer alır. Cebelitarık boğazı ile Avrupa'dan Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı ile Asya'dan ayrılır. Afrika adı Kartaca'ya ilk defa ayak basan Romalılarca "Afri" veya "Africani" denilen oymakların adından alınmıştır ve bu ad Pön savaşları sırasında verilmiştir. Africani terimi daha sonra Arapça "İfrikiya" olarak değişmiştir.
Afrika yüzölçümü itibariyle Asya ve Amerika'dan sonra üçüncü sırayı alır ve yaklaşık 30 milyon km2lik bir alanı vardır. Dünya karalarının yaklaşık % 202'sini kaplayan Afrika hem kuzey ve güney hem de doğu ve batı yarımkürede topraklara sahiptir. Ekvator kıtanın ortasından yengeç dönencesi Sahra'dan Oğlak dönencesi ise Kalahari çölünden geçer. Dolayısıyla Afrika topraklarının 3/4'ü tropikal kuşakta yer alır. Bu nedenle Afrika'ya sıcak kıta denilir.
Afrika kıtasında üç farklı insan grubu vardır. Bunlar; Kuzeyde Arapça konuşan hami ve Sami ırkları (Araplar) orta bölümde ilkel zenci grupları güneyde ise çoğunluk zencileri yöneten bir avuç beyaz azınlıktır. Bu itibarla kuzeye Arap Afrika'sı orta bölüme Zenci Afrika'sı ve güneye de Beyaz Afrika denilebilir. Din olarak da üçe ayrılır. Kuzeyde Müslüman güneyde Hıristiyan ve orta bölümde ise animist (ilkel dinler) egemenliği vardır.
Uzun yıllar boyunca tanınamamış olmasından dolayı kıtaya "Karanlık Kıta" denmiştir. Öte yandan halkının büyük bir bölümü (özellikle orta ve güney bölümleri) zenciler oluşturduğundan "Kara Afrika" da denilmektedir. Afrika üzerindeki bu karanlık ancak 19. yüzyıldan itibaren yavaş yavaş kalkmaya başlamıştır. Ancak ne var ki; Avrupalıların kıtaya gelişi "aydınlık bir kıta" müjdesi yerine "Sömürülen bir kıta" görünümü kazandırmıştır. Sömürgecilik faaliyetlerinin yoğun bir şekilde uygulandığı kıtaların başında hiç şüphe yok ki Afrika kıtası gelir. Gerçekten bugün bile Afrika Ülkeleri diğer ülkeler tarafından sömürülmektedir.
Bu kitabın Afrika Coğrafyası ile ilgilenen tüm okuyuvularımıza yararlı olacağı inancını taşımaktayız.