Yabancı yatırımlar uluslararası hukukun üzerinde en çok tartışılan konularından biri olmuştur. Yabancı yatırımlara ve yatırımcılara ev sahibi devletlerin sağlayacağı muamelenin standardı konusunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları halen varlığını sürdürmektedir. Bu görüş ayrılıklarına rağmen devletler değişik nedenlerle özellikle doğrudan yabancı yatırımları ülkelerine çekmek için teşvik programları da dahil olmak üzere olumlu bir yatırım ikliminin oluşması için çaba göstermektedir. Bu nedenledir ki bir yandan yabancı yatırımların tüm boyutlarını kapsayacak tüm ülkelerin üzerinde uzlaşabileceği uluslararası düzenleme girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığına öte yandan da yabancı yatırımları kendi ülkelerine çekebilme stratejilerinin bir parçası olarak devletlerin birbirleriyle iki taraflı yatırım anlaşmaları yaptıklarına tanık oluyoruz.
Bu çelişen davranışların temel nedeni yabancı yatırımlara sağlanacak hukuki koruma konusunda yapılan her girişimin aynı zamanda ekonomik siyasi ve tarihsel bazı faktörlerin etkisi altında kalması ve bu faktörlerden bağımsız olarak yabancı yatırımlarla ilgili bir hukuki düzenleme getirilmesinin günümüzün şartları altında mümkün olmamasıdır. Bu koşullar altında yabancı yatırım uyuşmazlıklarının tahkim yoluyla çözümüne ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler de zaman zaman siyasi ekonomik ve hatta tarihsel nedenlerle yoğun eleştirilerin konusu olmaktadır. Yabancı yatırım ilişkisinin taraflarından birinin ev sahibi devlet olması ve yabancı yatırımcının geleneksel anlamda kamu hiz-meti olarak vasıflandırılan alanlarda yatırım yapacak olması ise başka tartışmaları da gündeme getirmektedir.