Geleneksel Metis ajandasının bu yıl ki teması "inanmama hakkı".
"İnanmanın bir kez daha tartışılmaz bir şekilde insan varoluşunun temellerinden sayılmaya başladığı günümüz dünyasında inanma hakkı örgütlü dinlerle devlet bütçeleriyle polis ya da asker kuvvetleriyle koruma altına alınmış durumda; buna karşılık varoluşlarını inanma temelinde tanımlamak istemeyenler genellikle tekil münferit ve örgütsüzler. Doğduğumuzda dinsel bir kimlik edindiğimiz varsayılıyor ve dünya karşısındaki duruşumuzu nasıl tanımladığımız sorulmadan bu kimlikler atfediliyor bize. Vicdana adalet ilkelerine ortak hukuk arayışına dayalı mutabakatlar oluşturmak yerine kendi seçimimiz olmayan kimliklerin sözcülüğünü yapmamız bekleniyor. Dolayısıyla saygı duyup haklarının tanınmasını istediğimiz inanan kesimlerin bizlerin inanmama hakkını bertaraf edeceği kaygısından kurtulamıyoruz ki gerek dünyanın gerekse ülkemizin tarihine şöyle bir göz atıldığında pek de yersiz olmadığı görülen bir kaygı bu.
"Dinsel etnik cinsel vb. kimliğiyle yaşamak isteyenin bu haklarına sahip olması demokratik bir toplumun esasıdır kuşkusuz; ancak kendisini bu tür verili kimliklerle tanımlamak istemeyenlerin vatandaşlık haklarının da aynı tavizsizlikle savunulması eşit ölçüde meşru bir haktır bizce.
"İnanmama hakkının da bir insan hakkı olarak tavizsiz uygulanacağı bir dünya ve ülke umuduyla bu ajandayı kendisine dinsel kimlik dayatılmasından illallah diyenlere sunuyoruz..."