Cahiliye âleminin karanlık semalarına doğan ilahi nur artık arkasında bir gölge bırakarak Müslümanların arasından sessiz bir vedayla ayrılmıştı. O Nur ki zifiri karanlıkları aydınlığa ebedi geceleri sabaha kararan kalpleri huzura ve imana boğmuştu. Hem de kanı canı pahasına. Şimdi O'na taş atan eller kendi başlarını dövüyor O'na kara çalan diller feryat figan ediyorlardı. Ama o rahmet güneşi risaletini tamamlamış ve Allah'a karşı üstlendiği yükümlülüğü en güzel şekilde yerine getirmiş olmanın verdiği şerefle gökyüzünün masmavi geçitlerinden güneş tüylü kanatlarıyla cennetteki sarayına doğru çoktan yol almıştı. Ardında Allah'ın kelamını ve on iki nurunu bırakarak...