Mezopotamya bölgesinde Sümerlerin egemenliğine son veren Agade (Akkad) soyundan gelen Sargon I bölgenin konumunu değiştirdi ve yeni ilkelerle "Akkad Hanedan" kurucusu olarak egemenliğini kabul ettirdi. Ancak iyi hesaplayamadığı siyasal süreç nedeniyle Akkadlar da iki kent devleti şeklinde bölünerek "Babil Kent Krallığı" ve "Asur Kent Krallığı"nı oluşturdu. O dönemlerde ortaya çıkan karışıklıklar nedeniyle bazı aşiretler İran bölgesindeki Urmiye Gölü'nün kıyılarından Van ili çevresine yerleşmeyi denediler bir grup da Mezopotamya'nın kuzey yakasından Anadolu'ya geçtiler. Bu aşiretler bölgeye göç ettikleri zaman Anadolu'nun doğu yakasını paylaşan "Uruadri" ve "Nairi" adındaki iki küçük beylik burada egemenliklerini sürdürüyorlardı.
Zamanla Uruadri ile Nairi ülkelerinin içinde kaynaşan Mezopotamya kökenli aşiretler "Uruadri" ve "Nairi" kent devletleriyle bir konfederasyon şeklinde birleşerek "Urartu" Krallığı'nı oluşturdular. Dağlık bir bölgede yaşadıkları için Asurlular tarafından bir türlü kuşatılamayan bu konfederasyon sonraki yıllarda Asur Krallığı'na korkulu anlar yaşatmıştır. Urartu kralları (ya da beyleri) özellikle baş Tanrı olarak tapınılan "Haldi" adına çeşitli tapınaklar ve tören alanları inşa etmişler savaşa gidişlerinde ve savaşı kazanmaları durumunda güçlerini Tanrı Haldi'den aldıklarını belirten yazıtlar yaptırmışlardır.
Bir dönem bölgenin en büyük krallığını oluşturan Urartuların yaşam geleneklerini dinsel inanışlarını savaşlarını ve barış antlaşmalarını eğitimdeki bilgeliklerini araştıran Ali Narçın; Hititler ve Asurluların baskıları içinde büyüme hesapları yapan Urartuların dar alandaki kayalık bölgede ilerleyişini alfabetik olarak sunmaktadır. Anadolu'nun kültürel zenginliğine yeni servetler katan Urartu uygarlığının izleri bölgenin önemini bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.