Hasta bir insanla sağlıklı bir insan arasındaki en büyük farklardan biri; sağlıklı insanın geleceğin korkularını ve geçmişin yükünü taşımadan içinde bulunduğu anda herhangi bir kaygı duymaksızın nasıl mutlu yaşayacağını bilmesidir. Biz insanlar geçmiş ve geleceğin o denli etkisi altındayızdır ki; çoğu zaman çocukluğumuzun altın günlerini anarız ya da bizi en fazla keyiflendireceğini düşündüğümüz yaşamımızın bir parçasını sıkça zihnimizde tutarız.
Bu durumun nedenini o günlerin kaygısız ve hayatın sorumluluklarının omuzlarımıza henüz çökmediği günler olmasıdır. Bu nedenle geçmiş terk edilmediği halen şimdiki zamana sızdığı için kişi hastadır. Ama şimdiyi yaşamak; hayatın anlamını kavrayarak kişinin kendi sorumluluğunu almasıdır. Gelin birlikte bu sorumluluğu paylaşalım. "Biri beni kurtarsın" yerine; "biri benim kendimi kurtarmama rehberlik etsin yol göstersin" mantığı hayata geçirilmelidir. 'En iyi terapistim ben' bu mantıkla hazırlanmış bir kitaptır. Çünkü kişi kendine ihanet ettiği için hastadır sıkıntıdadır ve ancak kendi kendinin terapisti olarak şifa bulabilir.
Bu süreçte terapistte hastasından bir şeyler öğrenmek zorundadır. Her insan kutsaldır biriciktir ve kendi birikimleri vardır. Hastasından bir şeyler öğrenemeyen bir terapist kendini tekrar etmeye başlamış demektir ve en iyi ihtimalle bir süpervizyona ihtiyacı vardır. Viyana Anatomi Enstitüsü'nün kapısında 'burada ölüler bize öğretiyorlar' cümlesi yazar. Terapilerde de 'her hasta/danışan bize bir şeyler verir ve öğretir' cümlesini terapist zihnine yazmalıdır.Başarısı kanıtlanmış bir tecrübe ve profesyonel bir yaklaşım için ulaşabileceğiniz en doğru kitaplardan birini aldınız rahat olun.