Bu kitap insanı yalnızca biyolojik bir canlı olarak tanımlayan psikiyatrik görüşlere karşı bir duruştur. Aynı zamanda insanı özü itibariyle iyi bir varlık ya da kötü varlık olarak tanımlayan tüm görüşlere bir karşı çıkıştır. Bu kitap roman olmanın ötesinde insanın tercih edemediği birçok şeyin yanında tercih ettikleriyle de hayatına yön verdiği gerçeğini yadsıyan tüm görüşlere isyandır. İnsan kendine ait tüm unsurlarda genetik ve nörolojik kodlamalarının yanı sıra; ailesinin içinde yaşamaya çalıştığı toplumunun ve almış olduğu eğitiminin izlerini taşımaktadır. Bu yönlerini görmezden gelerek insan adına yapılan her tanım eksik kalmaya mahkûmdur. Kaldı ki insanla ilgili tanım yapma gayretlerinin bizzat yapılmaya çalışılan tanımın öznesi tarafından boşa çıkarıldığını da görmezden gelmek bile yanıltıcı olabilir. İnsan çoğu zaman kendiyle ilgili söylenenleri rahatlıkla boşa çıkarabilen bir varlıktır. Yani tıpkı Bauman'ın söylediği gibi; "İnsan müphemdir." İyiliğe de yatkındır kötülüğe de. Bizim çok sevdiğimiz bir insan gün gelip de çok büyük bir hata yapabilir; ama yine de bu onun insani değerini değiştirmez. Aynı zamanda "acımasız bir katil" bile günün birinde karıncayı dahi incitmekten korkan bir insan haline gelebilir.
İşte "Kayıp Şehzade" bu görüşlerin doğrultusunda tasarlanan bir üçlemenin ilk adımıdır. Okuyucu kimi zaman bahsini ettiğim iddialar ışığında kitabı okurken kimi zaman da "Kayıp Şehzade" deki ilişkiler sarmalını çözmeye çalışacaktır. Bu ilişkiler sarmalındaki bazı soruların cevabı okuyucunun zihnine ve hayal gücüne bırakılmıştır. Yine de olayların döngüsü üçlemenin ikinci adımı olan "Yalnızlığın Kalesi"nde okuyucu ile karşılaşacaktır. Ve üçleme "Bir Şizofreni Kontrol Etmek" ile son bulacak olan son adıma geçecektir.
EVREN KUL