Varolmak sürekli yürümektir. Ne duran bir şey var ne de işi bitip hikâyesi noktalanmış bir oluş. Her an yeni bir söz söylenmede her an yeni bir evren oluşmada. Bir sürekli oluş bir durmaz dinlenmez yürüyüş içindeyiz. Hakîkate giden yol kıldan ince kılıçtan keskindir derler. Bu nedenle yolun niteliği ve niceliği bilinirse ve ona göre nasıl yürümek gerektiği önceden öğrenilirse güçlükler bir ölçüde göğüslenebilir. Bunun için de geçmişte hakîkat arayıcılarının olmuş bitmiş tecrübelerini gönül ışığında değerlendirmek ve onlardan alınan hızla şimdi'den geleceğe yönelmek gerekir. İşte Hz. Mûsâ'nın yürüyüşü bir anlamda gerçeği arayanların yürüyüşüdür. Hz. Mûsâ ile yürümek gerçeğe yürümektir. Her peygamber bir âyet bir iz bir işâret bir tavır olarak hakîkatin belli bir vechesine ışık tutmuştur. Kur'ân bu sonsuzu aydınlatan ışıklardan aydınlanmamızı istiyor. Hz. Mûsâ'nın yolculuğu hepimizin yolculuğudur. Zamanla yolcular/isimler değişse de yeryüzü sahnesinde görebilmeyi başaranlar için yolculuk devam etmektedir. Uzun yolculuklara bile ufak adımlarla başlanır. Bu kitap Mûsâ ile Hızır?ın arkadaşlığından yola çıkarak İlm-i Ledün yolcularına küçük bir adımla eşlik etmektedir.