Geleneksel olarak eğitim ve gelişim; işletmeler için "değer" yaratıcı ve rekabet gücü kazandırıcı bir faaliyet olarak görülmemiştir. Bugün bu görüş değişmektedir. Yaratıcı eğitim ve gelişim uygulamalarını kullanan işletmelerin bu uygulamaları gerçekleştirmeyen işletmelere göre daha iyi finansal performans gösterdikleri bildirilmektedir. Eğitim ve geliştirme bir işletmeyi rekabetle mücadelede güçlü kılar. Örnek; işletmeler yabancı pazarlara yayıldıkça başarıları çalışanlarının yeni bir kültürde çalışma yeteneklerine bağlı olacaktır (Global mücadele). Örnek; şirketler piyasaya yeni ürünler sürmeye ve hizmetlerini zamanında vermeye çalıştıkça çalışanlar da gerektiğinde hızlı bir şekilde verilebilecek bilgi ve eğitime ihtiyaç duyacaklardır. Müşteriler yüksek kalitede ürünler ve hizmetler talep etmektedirler. Bunun sonucunda çalışanlar ürün ve hizmetlerin kalitesinin nasıl izleneceğini ve geliştirileceğini anlamalıdırlar (Kalite mücadelesi). Birçok işletme faaliyetlerini merkezkaça (yerinden yönetime) dönüştürmüş olup sonuçta evde çalışan seyahat eden ve farklı saatlerde çalışan iş gücüne sahiptirler. İşletmeler ayrıca çalışanların yeteneklerinden daha iyi yararlanmak için yeni iş dizaynları (çalışma takımları gibi) ve bilgisayar destekli üretim sistemleri gibi (yüksek performanslı çalışma sistemi mücadelesi) yeni teknolojilerden faydalanmaktadır. Birçok işletmenin takımlar ve bilgisayarları içeren yüksek performanslı çalışma sistemleri ile ilgilenmesine rağmen çalışanlar bu sistemlerin etkili olmasını sağlayacak beceri düzeylerine sahip olmayabilirler. Örnek; takımlarda çalışmak için kişiler arası iletişim becerilerine ya da en temel kalite kontrol metotlarını kullanmak için gerekli matematik becerilerine sahip olmayabilirler. Eğitim ve geliştirme; işletmelerin bu güçlüklerle mücadele etmelerinde kilit bir rol oynar. Bunu yapmak için işletmeler çalışanlarını hem ABD'de hem de yurt dışında farklı kültürlerden insanlarla çalışabilmeleri için eğitmek ihtiyacını duyarlar. Web kaynaklı eğitim veya iPodlar gibi yeni teknolojiler çalışanları merkezi bir yerde eğitim için biraraya getirmenin maliyetlerini azaltmaktadır. Aynı zamanda bu yöntemler öğrenmenin oluşması için gerekli koşulları (uygulama geribildirim kişiye özgü olma vb) içerir. Ayrıca şirketler karma öğrenme yaklaşımıyla özel kendi-adımıyla ve teknolojiye dayalı eğitim (online öğrenme gibi) ve eğitimciler arasında kişilerarası etkileşimi mümkün kılan yöntemler (sınıf öğretimi veya aktif öğrenme gibi) arasında olabilecek en iyi dengeyi kurmaya çalışmaktadırlar. Eğitimin rolü; eğitim programı düzenlemenin ötesine geçmiştir. Etkili bilgi aktarmaya yönelik eğitim önemini korumaktadır fakat eğitim müdürleri insan kaynakları uzmanları ve eğiticilerden gittikçe artan bir şekilde çalışanları öğrenmeye bilgi yaratmaya ve bu bilgiyi işletmede çalışan diğer çalışanlarla paylaşmaya motive edecek sistemler yaratmalarını talep etmektedir. Eğitim artık bir kerelik bir olay değil işbirliği online öğrenme geleneksel sınıf eğitimi veya çeşitli metotların birleşimi ile ortaya çıkarılabilecek öğrenme koşullarının yaratılmasıdır. Öğrenmenin formel bir eğitim kursunun sınırları dışında meydana geldiği giderek daha iyi anlaşılmaktadır. Ayrıca işçiişveren ilişkisi de değişmektedir. Hızla değişen iş ortamı hızla kârların azalması ve beceri ihtiyaçlarının değişmesine yol açan rekabet nedeniyle işletmeler çalışanlara iş güvenliği sağlamak konusunda isteksizdirler. Aynı zamanda çalışanlar küçülmeyi (downsizing) gördükleri (veya bizzat yaşadıkları) için işletme amaç ve değerlerine tamamen bağlı olmakta isteksizdirler. Sonuç olarak hem çalışanlar hem de işletmeler; gelecekteki becerileri geliştirmek ve kariyer yönetimi ile ilgilidirler. İşletmeler motive olmuş ve üretici güncel becerilere sahip ve değişen müşteri ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli becerileri kolayca öğrenebilecek bir iş gücü istemektedirler.