Nietzsche'ye göre Avrupa bilinci bütün değerleri yalnızca Hıristiyan değerler olarak aslında dinsel değerler olarak tanıdığından Tanrının ölümü tüm değerlerin de ölümü anlamına geldi. Nietzsche bu değerlerin gerçek değerler olmayabileceğini düşünmedi. Gerçekten de Hıristiyanlık ya da daha doğrusu Protestanlık Avrupa'nın değerler dizgesinden başka birşey değildi ve düşüncenin onuruna Nietzsche'nin bunları sorgulaması gerekiyordu. Ve Protestan değerlerin kendi içlerinde nihilizmi barındırdıklarını bulmalıydı. Ama Nietzsche iyinin ve kötünün dinsel bilincin yaratıları olmadığını duyuncun kendi yargıları olduğunu göremedi.
Nietzsche Kierkegaard Schopenhauer tümü de Hegel'e gerçekte yalnızca Hegel'e değil ama bütün bir felsefeye kişisel bir nefret duydular ve saldırdılar. Tümü de ruhlarında yaralanmış insanlardı. Tümü de kendileri gibi karanlık kötümser nihilist ruhlara seslendiler. Ve felsefenin usun iyimserliğini kendilerine bir hakaret olarak gördüler dünyanın kötülüğü karşısında iç çekmekle yetinip onun değiştirilmesi istemindeki ussallığı yadsıdılar.