Seksenli yıllardan sonra hızla değişen bir dünyanın ortasında biz de karanlık ve yalnızdık; kendimizi tanıyamaz olmuştuk.Suskunduk ve kendimizi bencilleştirerek direnç sağlamaya çalışıyorduk. Ne gariptir ki tarot falları ve medyumlarla kendimizi açıklamaya çalıştık. Bir iç sese ilahi bir sese ya da yeni bir Nuh Tufanına geçmişimizi bilen ve geleceğimizi yapılandıran bir iç sese bu iç ses de bir değişim süreciydi. Nedir bu süreç? Belki de masumca alışkanlıkların getirdiği bir süreçtir.
" -Bakışlarınız bir dirençtir alışkanlığınıza-
Mavi bakışları bir dirençti alışkanlıklarına
Her mavi bakışı
Hayata yeni bir kural ekliyordu
Bu kuralla hem yeni bir hayattı
Hem de izleyicisiydi
Hayatın ve kuralların
Mavi düşlerin her biri ayrı bir direnç
Soluyor hayatı"
" - Hayatlarımız sonsuzluğa direniyordu.Önemli olan bu varoluşumuza Birkaç yaşamı sığdırmaktı.
Sağanaktık esintiydik rüzgardık... Biliyorduk hayat bizden daha kararlıydı. Gözyaşı hayatın içine damlıyordu.-"
Bu bahar
Bildik bahar değildi
Kış mevsimi ağırlığında
Aşka tetik düştü
Diyen şair yaşamla ilgili bir şeylerin rahatsızlığını anlatmaya çalışırken bir taraftan da yaşamak der ve iz bırakmaya çalışır.
Acısıyla siyasetiyle istatistiğiyle altmış sekiz kuşağının bir tarihi bir adı var. Hatta edebiyatı bir söylemi var kendinden sonraki kuşaklara. Ne yazık ki sekenli yıllarda üniversitede okuyan o yıllarda genç olan kuşağın bir adı yok. Bu dönemde yaşananlar sanki yok sayılmak isteniyor kimse o günlerden söz etmiyor. Bu dönemde yaşananlar altmış sekiz kuşağının bir devamı gibi algılanmak isteniyoryaşananlara o sürecin devamı gibi bakılıyor. Seksenli yıllarda o dönemi yaşayan insanlara; hiç acı çekmemiş işkencede ölmemiş idam edilmemiş gidip de gelmeyenleri yokmuş gibi davranılıyor. Gerçek şu; bu kuşak da en az altmış sekiz kuşağı kadar acı çekmiş ve kim vurdu ya gitmiş
bunun hesabını da soramamıştır.
Neden soramamıştır?Bu kuşak bir anda kendini şaşırtıcı ve hızlı bir değişimin içinde bulmuştur. Rahat huzurlucan pazarının yaşanmadığı bir yaşam sergilenmiştir bu kuşağa.Bu süreçteinsanın birey olma yolunda kendini düşünmesi özgürlüğü sorumlulukla değil bencillikle algılanması sağlanmıştır. Bu dönemin insanına kariyer para mutluluk söz verilmiş; bu kuşaktan etik kurallarını kendisinin oluşturması istenmiştir. Bunlarla başı dönen insanbirey olma yolunda şaşkınlıkla ilerlerken terörü kapitalizmi kirlenen doğayı .... görememiş duyarsızlığına haklı nedenler üreterek duyarsızlaşmıştır.Bu kuşağa; yıldızlarda sarhoşluk haksızlıklarda kekemelikmutlulukta hak edilmişlik sunulmuştur.
Mücadele edecek hiçbir şeyi kalmayan bu kuşakkaranlık ve yalnızlık ormanında ıssızlığa terk edilmiş ve
gittikçe ıssızlaşmıştır.
Bu ıssızlaşmayı anlattığı "Darağacı Denizi Gezmişti" adlı ikinci şiir kitabında Berat Araz yeni biçemiyle de dikkati çeker.Şair sanki cümle niteliği taşıyan uzun dizelerle yazacağı duygunun felsefesini okuyucusuna önceden vererek dizelere okuyucusunu alıştırmak ister.Şairin bu dizelerişiirinin çıkış noktasıdır.Bunu başarıyla kullanan şair
şiire hem biçem anlamında hem de içerik anlamında bir yenilik kazandırmıştır.Şair sankiokuyucusuna şöyle seslenir : Hayatınızdaki en önemli olan şeyi tırnak içine alın ve unuttuklarınızı hatırlayınız.Hatırladıklarınız hepimizin bireysel geçmişinizdeki ulusal tarihimizdir.
Cafer KILIÇAL